Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi
Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Ç.U.A.M.
Karşılaştırmalı Hukuk Uygulama ve Araştırma Merkezi
Klinik Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi
Sosyal Ekonomik ve Politik Araştırmalar Merkezi
Öznelerarasılık – Intersubjectivity
Temsillerin Ontolojisi, Bilginin Ortaklaşa İnşası [Alper Gülle]
Mimarlık eğitimi, yalnızca bireysel becerilerin geliştirildiği bir ortam değil; aynı zamanda temsiller aracılığıyla ortak bir dilin, eleştirinin ve topluluğun inşa edildiği pedagojik bir müzakare zemindir. Antalya Bilim Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nün 10+ Yıl Sergisi ve Etkinlikleri, temsilleri sadece tasarım nesneleri olarak değil, düşünsel ve kültürel bir topluluğu şekillendiren üretken aktörler olarak yeniden değerlendirmeye davet eder.
Temsillerin taşıdığı ontolojik varlık, onları yalnızca görsel anlatım biçimleri olmaktan çıkarır; anlam üreten, öznelerarası ilişkileri kuran ve bilgi dolaşımını mümkün kılan arayüzler hâline getirir. Bu bağlamda temsil, bir anlatı aracı olmanın ötesinde, öğrenmenin, düşünmenin ve birlikte var olmanın etkin bir aracına dönüşür. Mimari tasarım süreci ise bireysel yaratımdan çok, bu temsiller aracılığıyla temas eden öznelerin kolektif etkileşimi olarak okunur.
Antalya Bilim Üniversitesi Mimarlık Bölümü’ nde 10 yılı aşkın bir süredir sürdürülen mimarlık eğitimi, yalnızca zamansal bir arşiv değil; aynı zamanda pedagojik yaklaşımların, üretim biçimlerinin ve topluluk belleğinin çok katmanlı karşılaşma alanı olarak kavranmaktadır. Etkinlikler dizisi, bu süreç boyunca oluşan düşünsel ve ilişkisel birikimi görünür kılmayı amaçlamaktadır. (aşağıdaki linkten ilgili çalışmaya ulaşabilirsiniz.)
https://abumimarlik.github.io/IABA2025/
Sergi ve etkinliklerde bir araya gelecek olan akademisyenler, öğrenciler, mezunlar ve paydaşlar; söyleşiler, atölyeler, paneller ve seçki sergiler aracılığıyla mimarlık eğitiminin ilişkisel/etkileşimli doğasını birlikte değerlendirme fırsatı bulacaklardır.
Mimarlık üretiminin fiziksel bir nesneden önce düşünsel bir çerçeve olarak temsil, pedagojik strateji ve öznelerarası ilişkilere dayandığı fikriyle; eğitimin mimarlığı nasıl dönüştürdüğünden çok, mimarlığın eğitim aracılığıyla nasıl çoğullaştığını ve aktarıldığını tartışmaya açmaları hedeflenmektedir.
Temsiller—çizimler, maketler, görseller, söylemler ve diyagramlar—tasarım sürecinin yalnızca aracı değil; bilgi üretiminin, anlam paylaşımının ve topluluk inşasının da etkin bileşenleridir. Öğrenciler, eğitmenler ve meslektaşlar, bu temsiller aracılığıyla birbirlerini algılar, anlar ve dönüşüme açık ilişkiler kurarlar. Bu bağlamda temsiller, yalnızca bir projenin çıktısı değil; bir karşılaşmanın ürünü, bir bağlamın yorumu ve bir topluluğun hafızasının taşıyıcısı olarak konumlandırılmaktadır.
Sergi, geçmişin belgelenmesinden ziyade mimarlık eğitiminin temsiller aracılığıyla kurduğu ilişkiselliği sorgulayan, pedagojik deneyimleri kolektif belleğin bir parçası olarak yeniden değerlendiren bir düşünsel zemin sunmayı hedeflemektedir.
Temsiller, yalnızca iletişimsel bir araç değil; deneyim, bilgi ve öznellik üreten varlıklar olarak düşünülmektedir. Ontolojik olarak temsiller, düşünceyi biçimlendiren, tasarımı yönlendiren ve öğrenmeyi mümkün kılan üretken yapılardır. Bu nedenle, temsillerin üretimi ve dolaşıma girişi, mimarlık eğitiminde bilgi üretiminin asli kaynaklarından biri olarak değerlendirilir.
Bu temsillerin varlık kazandığı pedagojik karşılaşma mekânları—stüdyolar, jüriler, atölyeler ve sergiler—bilginin aktarımından çok, eleştirel düşüncenin, yorumun ve ilişkisel üretimin alanlarıdır. Öğrenci, eğitmen ve temsil, bu bağlamda ilişkisel bir üçgenin parçası olarak ele alınır: Temsil, yalnızca nesnel bir veri değil; özne ile diğer özneler arasında kurulan anlamlı ilişkilerin müzakere alanıdır.
Bu yaklaşım, eğitimi doğrusal bir aktarım süreci değil; çoğul, açık uçlu ve birlikte üretime dayanan bir etkileşim olarak yeniden tanımlar. Bu çerçevede 10+ Yıl Etkinlikleri, mimarlık üretimini temsiller üzerinden düşünen bir pedagojik topografyayı görünür kılar.
İçinde bulunulan sergi, IABA 4.5’in “Arada – Yeni Dünya Düzeninde Mimarlık ve Kent” temasını, temsillerin ontolojik statüsünü ve öznelerarası üretkenliğini görünür kılan bir ortam olarak değerlendirir. Temsil eylemini anlamı, bilgiyi ve topluluk belleğini dolaşıma sokan dolayım mekanizması olarak işler; böylece “arada olma”yı gerilimin değil, uzlaşma, birlikte üretim ve yeni ilişkiler kurma potansiyelinin kaynağına çevirir.
Sergi aynı zamanda bir üretim topluluğunun kamusallaştığı bir platformdur. Bu topluluk, yalnızca fiziksel nesneler üreten bireylerden değil; anlam kuran, sorgulayan, temsil yoluyla düşünen ve dönüştüren öznelerden oluşur. Akademisyenlerden öğrencilere, mezunlardan paydaşlara uzanan bu çok katmanlı yapı, mimarlık ortamının kolektif belleğini taşır. Ortak deneyimlerin izini sürmek, şimdiki zamanla ilişkisini kurmak ve geleceğe yönelik tahayyüller üretmek etkinliğin ana hedefleri arasındadır.
10+ Yıl Etkinlikleri, başta sergi olmak üzere, retrospektif bir bakıştan çok, mimarlık pedagojisinin temsil üzerinden kurduğu ilişkisel topografyayı yeniden kurma ve çoğaltma çabasıdır. (aşağıdaki linkten ilgili çalışmaya ulaşabilirsiniz.)
https://abumimarlik.github.io/IABA2025_2/
Mekânsal Anlatı Katmanları Olarak Temsil [Zeynep Ceren Durgut]
Antalya Bilim Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nün üretim geçmişine üzerinde mekânsal temsillerin çoğul biçimlerine odaklanılarak temsilin neyi görünür kılındığını ve nasıl bir düşünsel zemin sunulduğu tartışmaya açılıyor. Sergi kapsamında öğrencilerin tasarım sürecine yaklaşımları, fikirleri ve arayışları; zaman içinde farklı temsil biçimleri aracılığıyla oluşmuş anlatı katmanları olarak yeniden okunmaya davet ediliyor.
Plan, kesit, perspektif, diyagram ve kolaj gibi temsiller; yalnızca tasarım fikrini aktaran teknik sonuç ürünleri değil, aynı zamanda kurguyu açığa çıkaran anlatılar, fikri yeniden üretmenin yöntemleri ve düşünme pratikleri olarak ele alınıyor.
Sergide farklı dönemlerden seçilen üretimlerin birlikte okunması, pedagojik eğilimlerin, tasarım arayışlarının ve anlatı dillerinin evrimine dair izleri görünür kılmayı hedefliyor.
Serginin interaktif bölümü, farklı anlatı biçimlerinin kesiştiği; mekânsal, zamansal ve düşünsel olarak katmanlandığı, eleştirildiği ve yeniden yorumlandığı bir deneyim alanı yaratıyor. Ziyaretçilerden, sergiden akılda kalanları veya imgelediklerini temsil etmeleri, yeni anlatılar kurmak üzere paylaşım yapmaları bekleniyor. Böylece serginin çoğul ve açık uçlu bir tartışma alanı olarak yeniden anlam kazanması amaçlanıyor.
“Mekânsal Anlatı Katmanları Olarak Temsil”, mimari temsilin yüzeyinin altına bakmayı, düşünsel süreçleri ve pedagojik yaklaşımları görünür kılmayı amaçlıyor. Her bir temsil biçiminin hem kendi bağlamının hem de üretildiği topluluğun belleğinin izlerini taşırken, yeni bakışlara ve yorumlara da alan açtığı vurgulanıyor.
Kentsel Müzakereler, Kolektif Tahayyül [Serim Aygen Kiştin İşcan]
ABU Mimarlık ekibi olarak öğrencilerimizle birlikte Antalya’yı farklı açılardan okumayı, tartışmayı ve yeniden üretmeyi deniyoruz. Kent, bu süreçte ortaklaşa müzakere edilen bir deneyim alanına dönüşüyor; gündelik hayatın düzenleyicileri sorgulanıyor ve yeni mekânsal ilişkiler üretiliyor. Her öğrenci çalışması, tek başına bir yaklaşım önermenin ötesinde, diğerleriyle kurduğu ilişki ile kentin geleceğine dair ortak bir tahayyülün parçası haline geliyor.
Antalya’nın gündelik zemini; kaldırımlar, altyapılar, meydanlar, geçiş aksları ve kentsel boşluklarla şekilleniyor. Öğrencilerin bu unsurlarla kurduğu ilişkiler, yalnızca fiziksel müdahaleleri değil, aynı zamanda kente ilişkin düşünsel protokolleri de ortaya çıkarıyor. Son on yılda ortaya çıkan projeler; kamusallık, mülkiyet, erişim, sosyo-mekânsal eşitlik ve temsiliyet gibi kavramlar üzerinden ele alınıyor. Böylece sergi, Antalya kenti özeline bu kavramların – kimi zaman açık, kimi zaman örtük – nasıl işlendiğini görünür kılıyor.
Kamusal müzakereler sergisi, büyük bir Antalya haritası üzerine yerleştirilen öğrenci projelerinin (vaziyet planları, kentsel analizler ve üst ölçekli diyagramların) çakıştırılmasıyla oluşuyor. Kente ilişkin farklı yaklaşımların çakıştırılması, kentin çok katmanlı doğasını ve çelişkilerini açığa çıkarıyor. Katılımcıyı, kentin yalnızca bugünkü hâlini değil, gelecekteki olası biçimlerini de keşfetmeye davet ediyor.
IABA 4.5’in “Arada – Yeni Dünya Düzeninde Mimarlık ve Kent” teması, kamusal müzakereler sergisi ile kolektif bir tahayyül pratiğine dönüşüyor. Öğrencilerin kentsel okumaları, yerel sorunların küresel krizlerle, gündelik hayatın yapısal dinamiklerle, geçmişin ise geleceğe dair tahayyüllerle nasıl çakıştığını ortaya koyuyor. Böylece sergi, Antalya’nın öğrenciler aracılığıyla yeniden tartışmaya açılmış kolektif bir haritası olarak kentin geleceğine ilişkin bir müzakere zemini oluşturuyor.
Kolektif Yansımalar [Nil Kokulu - Serpil Ertürk]
Kolektif Yansımalar sergisi, bölüm öğretim üyeleri tarafından üretilen bilimsel çalışmaları bir araya getirerek mimarlık alanına yapılan katkıları ve zaman içinde oluşan araştırma yönelimlerini görünür kılmayı amaçlıyor. Her bir çalışma, yalnızca bir sonuç ürünü değil; aynı zamanda araştırma, düşünme ve paylaşma süreçlerinin bir yansıması olarak, bir merakın izini sürmenin, bir soruyu tartışmanın veya bir durumu anlamaya çalışmanın somut çıktısı olarak ele alınıyor.
Sergideki çalışmalar, farklı temaları, yöntemleri ve ifade biçimlerini barındırarak bölümün bilimsel çeşitliliğini ortaya koyuyor. Sayısal veriler ve görsel haritalar aracılığıyla üretim ağının yıllara göre dağılımları, birlikte yapılan çalışmalar ve araştırma eğilimleri görünür hale getiriliyor. Böylece, yalnızca bir arşiv değil; araştırma kültürünü tartışmaya ve yeniden düşünmeye açan eleştirel bir zemin oluşturuluyor.
Mimarlığın çizim ve inşa süreçlerinin ötesinde; kuramsal tartışmalar, kavramsal çerçeveler ve ampirik araştırmalarla da biçimlendiği hatırlatılıyor. Öğretim üyelerinin farklı alanlarda yürüttüğü çalışmalar; çevre, kent, teknoloji, kültür, malzeme, tarih ve toplumsal yapı gibi geniş bağlamlarla kurulan ilişkileri ortaya koyuyor. Bu çok katmanlı yaklaşım sergiyi yalnızca geçmişin bir kaydı olmaktan çıkararak, gelecekteki araştırmalara da ilham veren bir alan haline getiriliyor.
Akademik çalışmaların yalnızca bireysel kariyer adımları değil; bir topluluğun bilgiyle, merakla ve araştırma sorumluluğuyla kurduğu ilişkinin somut göstergeleri oldukları vurgulanıyor. Bu seçki, bir bölümün akademik hafızasına bakarken, aynı zamanda bu hafızanın nasıl kurulduğunu ve nasıl sürdürülebileceğini tartışmaya da davet ediyor.
* Photo Credits: @busahevren @cagataynn @evrenworkscom